27 Ocak 2012 Cuma

Ruh çürümesi.

Bir yerden sonra yürüyen hastaya dönüşüyor insan. Yürüyen sürüngene.

Bir çok şeyi gerçekten genç yaşta anlayabilmek sizi şanslı mı yapar, canınızı mı acıtır? Ne kadar bilgi canınızı acıtır?

Kavramları gün ve gün çözmeye çalışırken dürüstlüğün ve ahlakından tazir vermemek seni yüceltir mi, yanlız mı bırakır? Yanlız kalmak yerine onlar gibi olmayı ister misin?

Köşelerde yer kapmaya çalışan insanların komik, eşşekçe çabalarını görüpte bunlara gülmek bir yerden sonra sıkar mı? Yeterince sıkıldıktan sonra boşluğa düşüyor musun?

Yine de bir köşe kapıyorlar. Siktir lan diyorsun.

Bilgeliğe sahip olmak, hakikatâ tabii olmak mükemmel bir şey. Fakat fark ettiğin ironilerle baş edemiyorsun.

Ben;

Kendi savaşımda sabrın tükendiği yerdeyim.

İş değişir, işler değişir.

İnsana bu kadar dert olan çok his yoktur herhalde.

Kim hoşlanıyor ki aslında o aşk sözleriyle oluşan hikâyelerinizden? İnsanın hoşuna giden sadece kurduğu empati olmasın?

Hepside aynı yazıyor derdini. Milletin zor bela anlayacağı kendine has mecazlarla, sözlerle dolduruyorlar. Hatta yazarken milletin anlamasını değilde, sadece görüp okumalarını önemsiyorlar. Galiba.. Sizden ve size benzeyenlerden tiksiniyorum.

Sonra siz mantıktan bahsettiğinizde sizi garipserler ama onun nedeni çevreniz ve bazıları için ulaşılabilir olmanız. Birkaç şey daha belki.

Fakat aynı mantık ve güzellikteki hikayeniz perde arkasından verilirse iş değişir, işler değişir.