18 Eylül 2013 Çarşamba

Sızlayacak

Kimseyle paylaşmadığım bir şarkı var. Paylaşsam birden tılsımı bozulacak çünkü. Başka birini dinlerken görsem sorun etmezdim. Yeter ki benden bilmesinler o şarkıyı. Şarkı o kadar güzel, o kadar sade ki. Dinlemesi bile yeterince iyi hissettiriyor.

Bilmiyorum, bu hislerin hepsi içime nasıl oturdu. Aslında şimdi düşünüyorum da.. Yaşadığım o dönem biraz çocukluğumu andırıyordu. Sorunlar vardı ama ben hayatı takmazdım. Atacağım golü takardım. Hayat devam ederdi. Kendini yırtsan da ederdi, takılmayıp futbol oynasan da ederdi. Ve o dönemler çevrendekileri hissetmek, bir şeylerle bağdaştırmak konusunda daha rahattım. Yani demek istediğim; hayatı hissetmek konusunda özgürdüm. Bugün sizin gibi benim de beynime yüklenmiş onca şey yüzünden hissiz değildim, dünyayı içime, beynime çekebiliyordum. O yüzden gerçeklikle birebirdim o dönemler.

Bu dönemler bitti. Bitmesinden çok uzun süre bir şekilde bu durumu tekrar yaşama başladım. Tabii her gün yaşamıyordum, çocukluğumdaki avantajlar yoktu ama zaten hayatı zorlayarak yaşayan biri olduğum için yaşadığım günlerde benim için yeterince büyüktü. Yıllar sonra.. Biri vardı. Onunla etkileşen şeyler bende hep bir iz bıraktı. Çünkü onlayken bir noktayı tutturmuştum. Çocukluğumdan kalan özgür hissetme yanımı o tekrar açtı, canlandırdı. O noktayı. Ama bir şartla. Sadece kendi tılsımı onu açardı ve o tılsımı yakından hissetmezsem etkisiz olurdu. Tuhaf bir şekilde yaşam çevresi de beni etkiledi. Birlikteyken geçtiğimiz bazı yerler benim açımdan tam aradığım yerler, noktalar gibiydi. Sanmayın ki; o ortam cenneti andırıyor veya dünyevi şeylerin çoğunu taşıyor. Hayır, alakası bile yoktu. Bu yüzden huzur veriyordu bana. Oradaki hissi tam anlatmak biraz güç. Ama şehirler arası yolculukta bazen dağlık noktalar olur bilirsiniz. Ağaçlar ile kaplanmıştır yüzeyleri yer yer. Öyle bir yerin tepesine çıktığınızı düşünün. Rüzgarın içinizden geçtiğini, sizi dinlemeye başlar başlamaz etkisi altına alan derin bir parçayı açtığınızı ve bunlar olurken ruhunuzun arınmaya başladığınızı tüm endişelerinizden. Hiçbir yerin ortasında derin bir hissi yaşamak bu. Belki hayatınızda gördüğünüz en aptalca örnekleme şeklidir bu. Dağın tepesi, rüzgarın arındırması falan. Ancak yaşadığınızda bunun böyle olduğunu bileceksiniz. Bir çoğunuz tek başına denizdeyken de hisseder bunu.

Aslında bu anlattıklarımın sevgiyle veya aşkla alakası yok. Kesişiyor olsa da yok. Bilmiyorum, nasıl oluyor da bu taştan, topraktan, ottan bazı yerler beni bu kadar etkiliyor. Niye silikçe hatırlayabildiğim bazı anılar o silikliğine rağmen aklıma gelince vücudumun tepkisinin değişmesine sebep oluyor. Niye ki? Tüm bu yerler, bu alanlar anasını satayım bu şeyler bende ki hangi eksikliği doldurdu da ben halen bunları hissedebiliyorum. Her defasında aynı hem de? O mekanlar o eksikliğimi doldurdu, o kişi üstüne aynısını yaptı.

Tüm bu karmaşayla anlatılan ve yaşanması ayları olan bu olay nedense 4dakika 32saniye içine sığıyor. Her şey bu müziğin içine doldurulmuş gibi. Yaşadıklarımla ilgili en ufak bir şeyi dahi anlatmayan bir şey bir de. Ama onla alakalı ve o noktalarla.

Bir ilişki bittiğinde ve bir şeyler sonladığında o insanı unutamazsınız. Onla yaptığınız şeyleri. Ben ise o esnada hissettiklerimi, çevremi unutamıyorum. Tüm bu yaşanmışlıklar arasında yakalanılmış o bağlayıcı ve açıklanamayan hissi unutamıyorum. Ne tuhaf be lan.

İçimde sevgiye dair bir şey kalmadı. Aksi şeyler de. Umursamazlığımla bazen bir Pub'a otururuz o kadar. Fakat etkilendim dostlar. Hem de çok etkilendim. Ölmeye 1-2 gün kala düşüneceğim tüm bunları. Düşüneceğim, gözlerimin önüne getireceğim silik olan her şeyi. Gençliğime ve geçmişte kalan bu güzelliğe, tekrar asla'nın gerçekçiliğine ve asıl önemli olanlara içim sızlayacak. Her şey yaşanmış, yıllar geçmiş ve değişmiş her şey ama beynimin dibinde duran ve sıkıca sarıldığım o şeyler hep bir canlılıkla kalacak ya.. Yüzümde tebessüm varken. Acaba diyeceğim. Var mıdır başka bir dünyada bunu yaşama şansı tekrar?

O boşlukta bana çarparken rüzgar brasslar girecek şarkıda. Hislerim ve ruhum donacak oracıkta. Yüzümde tebessüm varken içim sızlayacak. İçim.