4 Aralık 2013 Çarşamba

Okyanus

Zamanında ikimiz vardık.
Beyaz yaşantımız dağılmadan önce.
Saçlarında sarının en güzel tonları vardı.
Yokluğunda karanlık, varlığında altın sarısıydı göğüsüm.
Çünkü saçlarn benimle, benle bir aradaydı.
Saçlarıyla oynamak elini berrak suda gezdirmeye benziyordu.
Üstü berrak, altı ise sarının tonları.
Koyu sarı ve beyaz bir okyanus. İçinde boğulduğum.

Bembeyaz ve geometriyle yaratılmış bir vücut.
Parmaklarımı belinde gezdirirken okyanusumla oynuyordum.
Dudaklarımı tüm sırtında dokundururken boğuluyordum.
Çünkü nefesim kesiliyor, çünkü titriyordum ona.
Kalçalarına dokunduğumda daima gülerdi bana.
Göğüslerine dokunduğumda gözlerini kapatır derin nefesler alırdı.
Elimi çektiğimde elimi hemen tutar geri vücuduna koyardı.
Çünkü dayanamazdık ayrılmaya. Titrerdik birbirimize.

Bir oğlan vardı. Bir kızı herkesten çok seven.
Onun için her şey yapardı. Her şey.
Dünyaları yıkardı eğer ona zarar gelseydi.
Onun için herkesle yüzleşti ve meydan okurdu herkese.
Meydan okurdu dünyaya. Yok sayardı her şeyi.
Onun için her şey yapardı. Aşardı tüm yolları.
Her noktadan korkmadan atlar, bulurdu bir yolunu.
Bir oğlan vardı. Kadınına ulaşmak isteyen.

Odamız saçlarının rengiyle yazılmış yeminlerle dolu.
Göğsüm halen sen ve halen saçların kokuyor.
Zihnim halen çok karışık.
Seni de zihnimin içinde kaybetmek istemiyorum, kadınım.

Hiç yorum yok: